Metaverse: Her Şeyi Ticarileştirmemiz Gerekiyor
Giriş
Herkese merhaba! Umarım hepiniz iyisinizdir.
Son bültenden bu yana benim tarafımdaki en büyük değişiklik Newslabturkey içerisindeki rolümde oldu. Artık bülten editörlüğünün yanı sıra Proje Koordinatörü görevini de üstleniyorum. Newslabturkey olarak üçüncü doğum günümüz için geri sayım yaparken bir yandan da gelecek projeler üzerine çalışmaya devam ediyoruz.
Bu hafta Tuhaf Gelecek bültende ise metaverse konusuna derinlemesine baktığımız ve arkasındaki motivasyonları ve dinamikleri incelediğimiz bir metin ile karşınızdayım. Konuyu reklam metinleri seviyesinin ötesinde incelemeye ne kadar erken başlarsak o kadar iyi.
Metaverse: Her Şeyi Ticarileştirmemiz Gerekiyor
Silikon Vadisi ve yörüngesindeki gruplar için şu anda en önemli konu metaverse olmuş gibi görünüyor. İlk gündem olmaya başladığında Newslabturkey’deki bültenimde konuya bir giriş yapmıştım. Eğer kavramın tanımını merak ediyorsanız oradan başlayabilirsiniz. Ama kısa bir şekilde alıntılayacak olursam:
Günümüzde metaverse, Snow Crash’tekine benzeyen ama daha günümüz teknolojilerine uyarlanmış bir yaklaşım. Fazlasıyla basit bir şekilde özetleyecek olursam, normal hayatımızın sanal ve artırılmış gerçeklik ile daha derin bir şekilde harmanlandığı ve dijital-analog ayrımının ortadan kalktığı bir durumdan bahsediliyor.
Aradan geçen haftalarda konu giderek daha fazla ilgi çekmeye başladı. Öyle ki, Facebook’un yeni CTO ataması bile bu eksende yorumlanıyor —her ne kadar kararın arkasındaki tek dinamik bu olmasa da. Ancak tüm bu konuşmalar ve büyük iddialar, konunun arka planındaki önemli dinamikleri ve sorunları gölgeliyor. Bunları daha görünür kılmak ve tartışmaya açmak da benim gibi kişilere düşüyor.
Büyüyecek Yer Kalmayınca…
Metaverse kavramının popülerleşmesinin arkasındaki en büyük dinamik, Silikon Vadisi’nin ve günümüz kapitalizminin sonsuza kadar büyüme takıntısı aslında. Özellikle bu alanda başı çekmeye hevesli olan şirketlere —Facebook, Microsoft ve Epic— baktığımızda bu durum daha da açık bir şekilde görülebiliyor.
Üç şirket de alanlarında dev hâline gelen ve bu büyüme için her yolu mübah gören bir yaklaşımın eseri. Belki Facebook için bu daha bariz olabilir ancak Epic oyun sektörünün birçok alanında kontrol merkezi olmaya çalışıyor ve bunun için büyük kavgalara girmekten de çekinmiyor (bkz. Apple ile davaları). Microsoft ise görünürdeki kontrol alanları dışında hem oyun sektöründe hem de teknolojik altyapı alanında giderek daha fazla kontrole sahip olmak konusuna odaklanmış durumda.
Ancak bir noktada internet ve teknoloji sektöründe büyüyecek yer kalmayabiliyor. Facebook bunun fazlasıyla farkında ve bu yüzden de bir sonraki adımın ne olabileceği konusunda uzunca bir süredir düşünüyorlar. Donanım konusunda başarılı olma ihtimalleri şu aşamada düşük, bu yüzden daha farklı bir yer bulmaları lazım. Ray-Ban ile ortak gözlüklerin büyük bir trend başlatacağını hiç sanmıyorum.
Silikon Vadisi de genel olarak bu farkındalığa vardığı için nereye gidecekleri konusunda genel olarak bir belirsizlik hakimdi. Bir noktada yeni bir şey uydurmaları, pardon icat etmeleri gerekiyordu. Fortnite ve Roblox gibi açık evren ötesi oyunlar ile blockchain temelli NFT ve benzer ekonomik modellerin aynı dönem içerisinde bir araya gelmesi, muhtemelen okudukları eski bir bilimkurgu romanı hatırlamalarına yardımcı oldu.
Yani ana fikir: madem büyüyecek bir yer kalmadı, neden kendi evrenimizi inşa etmeye başlamıyoruz?
Elbette böyle bir fikre Silikon Vadisi’nin kayıtsız kalması söz konusu bile olamazdı. Sonuçta bahsettiğimiz isimler gerçek dünyanın kuralları ve kanunlarından sıkılmış, kapitalizmin yeterince özgür bırakılmadığını düşünen liberteryan fikirleri benimseyen ve dünya görüşlerini bu eksen üzerinde kuran isimler. Kendi ada ülkelerini kurmayı denemekten ve özel sığınaklarını yapmaktan çekinmezken, kendi evrenlerini inşa etme fırsatını hiç geri teperler mi?
Bunu yeterince açık bir şekilde dile getirmeseler de, metaverse alanındaki yatırımların ve gelişmelerin arkasında yatan motivasyon buna yakın bir şey. İstediklerini yapabilecekleri ve istedikleri gibi şekillendirebilecekleri paralel bir dünya kurmak. Facebook’un tüm dünyayı bağlama hedefi, Epic’in özellikle Fortnite’ı giderek bir oyundan daha fazlası hâline getirme çabaları bunun bir önceki adımlarıydı. Şimdi ise süslü bir isim de buldukları için rahatça bir sonraki aşamaya geçebileceklerini düşünüyorlar. Her ne kadar bu isim bir distopyadan geliyor olsa da.
Her Şeyin Ticarileşmesi
Metaverse ile ilgili en dikkat çekmesi gereken detaylardan birisi de tartışmaların önemli bir kısmının para kazanma ve ekonomi odaklı ilerliyor olması. Metaverse daha en başından bir ticarileştirme odağıyla geliştiriliyor.
Elbette bahsettiğimiz kesimin başlattığı ve yönlendirdiği bir fikirde bu kaçınılmaz. Çünkü günümüzde yeni bir teknoloji veya fikir geliştirmek ile para kazanacak yeni bir alan bulmak aynı şey olarak kabul ediliyor. Eğer yaratıcılık veya deneysellik asıl odağınızsa üzgünüm, metaverse sizin umduğunuz gibi bir yer değil.
Bunun sebebi ise az önce bahsettiğimiz motivasyon. Bu şirketlerin büyümesi lazım, bu yüzden böyle bir alandan bahsetmeye başladık. Bir şirket büyümekten bahsediyorsa bunun sadece bir anlamı var: para kazanacak yeni bir alana ihtiyaç duyuyorlar.
NFT gibi araçların ve blockchain geliştiricilerin ilk günden işin içine dahil edilmesinin altında yatan gerekçe de bu. Eğer “gerçek dünyaya” bir alternatif kurmak istiyorsanız, bunun için alternatif bir ekonomik sisteme de ihtiyacınız olacak demektir. Mevcut küresel ekonomik sistem gibi regülasyonlara ve kanunlara bağlı kalmamak metaverse için asıl amaç. Çünkü bu büyük aktörler kendileri için en kârlı ekonomik modeli ve kuralları yazmak istiyorlar. Blockchain de bunun için en ideal araç.
(Not: Bu nokta aslında Epic ile Apple arasındaki savaş bağlamında da okunabilecek bir detay. Tim Sweeney’nin metaverse konusunda sözcülerden birisine dönüşmesiyle Apple’a dava açmaları arasında çok kısa bir süre var. Hangisi hangi hamleyi motive etti bilemiyorum ama arada bir ilişki olduğu neredeyse kesin.)
Ancak mevcut ekonomik sistemden tamamen kopmak gibi bir hedefleri olduğu anlamına gelmiyor bu. Öyle olsaydı büyük markaları ve diğer şirketleri de bu alana çekmeye çalışmazlardı. Aksine, bu sistem içerisinde ekonomik olarak daha güçlü hâle gelecekleri ama bu sırada olabildiğince az denetime maruz kalacakları bir alternatif ekonomik alan onlar için daha faydalı bir hedef olacaktır. Bu sayede bir yandan kendi kontrollerindeki bir alternatif ekonomiye sahip olurken, diğer yandan oradan gelenler ile “gerçek dünyada” daha da büyük ekonomik güçlere dönüşecekler.
Bu yüzden metaverse bahsettiğimiz şirketler için çok önemli. Çünkü bir “alternatif gerçeklik” kurmak veya “sanal ile gerçeği birleştirmek” bir anlamda her şeyin ticarileştirilebilmesi ve satılabilmesi anlamına da geliyor. Bunu tıpkı MMO oyunlar gibi düşünebilirsiniz. Belirli tecrübeler ve alanlar için ödeme yapmak gerekmesi, özel “emotelar” ve kostümler satın almak ve hatta “reklamsız versiyona geçmek” gibi şeylerin hepsi burada da satılabilir bir ürüne dönüşecek. “Free to Play” bir metaverse katılımcısı olmak isterseniz de bunu paraya dönüştürmenin birçok yolu olacaktır.
Bu yüzden de aslında metaverse devasa bir aile dostu AVM olma potansiyeli taşıyor. Şu anda en yakın platformlardan birisi olan VR Chat buna bir örnek. Her ne kadar özgürlükten ve istediğinizi yapabilmekten bahsetseler de bu özgürlük “marka dostu” olmayan konularda söz konusu değil. Evet iş toplantınızı yapabilir, birtakım oyunlar oynayabilirsiniz ama bu özgürlüğünüzü markalara zarar verecek bir şey yaptığınız anda kaybedersiniz.
Sırada Ne Var?
Açıkcası metaverse tartışmalarının ne kadar ileri gidebileceği konusunda hâlâ çok ciddi soru işaretlerim var. Bir noktada bu alandan yeterince para kazandıklarını düşünüp her şeyi ortada bırakıp bir başka konsepte gidebilirler de. Ya da sonuna kadar bu fikri geliştirmeyi deneyebilirler.
Şu anda metaverse adı altında konuşulan konseptlerin hemen hepsini “dev bir sanal AVM” ve “reklamları geç butonu olmayan bir sanal gerçeklik tecrübesi” şeklinde tanımlamak mümkün. Çünkü bahsedilen planların hiçbirinin teknolojiyi yaratıcı bir şekilde kullanmaya ya da özgür bir deney alanı sağlamaya niyeti yok. Amaç bu sektörün biraz daha büyümesi için yeni bir alan yaratmak.
Üstelik şu ana kadar sunulan örnekler de fazlasıyla sıkıcı. Fortnite’da konser izlemek; HoloLens ile iş yapmak veya Facebook’un sanal gerçeklik platformunda toplantı yapmak gibi şeyler. Bir sonraki aşama e-devlet hesabıyla giriş yapıp vergi dairesinde sıra beklemek olursa şaşırmam. Çünkü ortada yaratıcılık için bir alan yok —eğer sanal karakteriniz için kostüm yapmayı saymazsanız, ki onu konuşanlar bile ikinci cümlede bunu NFT ile satmaktan bahsediyor. VR ve AR gibi teknolojilerle yaratıcı işler üretmek mümkün. Ancak metaverse bunları umursamıyor, hatta tehlikeli görüyor.
Ancak metaverse hayallerinin neden birçok kesime cazip geldiğini de anlıyorum. Teknoloji devleri kendilerini giderek sıkışmış hissediyor, üstelik kontrolsüzce büyümelerinin sonuçlarıyla da yüzleşmeye başlıyorlar. Bu yüzden de kendi kontrollerinde olan bir alana ihtiyaçları var. Geri kalan kesim ise dünyanın giderek dengesizleşen hâlinden bıkmış; ekolojik, toplumsal, ekonomik ve politik sorunlardan kaçabilecekleri bir alan arayışındalar. Her ne kadar gitmek istedikleri yer şirketlerin kontrolündeki bir alan olsa da mevcut bilinmezlik içinde bulunduğumuz dünyanın sorunlarından daha cazip geliyor. Tıpkı Mars’a yerleşmek gibi.
Ama yeterince bilimkurgu okumuş olan herkesin de bildiği gibi, distopyalar tam olarak böyle başlar.
Tüm bunlar yüzünden metaverse konusunda pek de hevesli olunacak bir nokta göremiyorum. Günümüzden bakınca da görebildiğim gelecek Oculus Rift ile Facebook Marketplace’te alışveriş yaptığınız ve Fortnite ve Roblox karakterlerinize NFT ile kostüm satın aldığınız bir platform. Şu anki yaklaşımdan bundan daha fazlasını beklememek lazım ki sonrasında hayal kırıklığı yaşamayın.
Beş Tavsiye
Bonus: Hyper-Reality by Keiichi Matsuda
Kapanış
Bu bültenin sonuna geldik. Önümüzdeki günlerin bize neler getireceğini kestirmek zor ama üzerine konuşacağımız çok şey olacağına eminim.
Eğer Tuhaf Gelecek ile bülten dışında da iletişimde kalmak isterseniz aşağıda tüm seçenekleri bulabilirsiniz. Sizlerle konuşmayı ve fikirlerinizi duymayı çok isterim.
Bir sonraki bültende görüşmek üzere!