Kompleks.org: Tüm hatlarıyla Gig Ekonomisi #6
Merhaba,
Kompleks ‘Yeni İşçi’ serisinin ilk bölümünde; tanımı, kapsadığı örnek iş kolları, tarihi gelişimi, artı ve eksi yanları, geleceğine dair araştırma örnekleri, uzman yorumları ve fikir yazılarıyla gig ekonomisini tüm hatlarıyla araştırmaya devam ediyor.
www.kompleks.org info@kompleks.org

SAHNE ARKASI
Festival emekçilerinin anatomisi
Ses teknisyenleri, ağırlama sorumluları, saha amirleri, prodüksiyon ekipleri… Sahne spotlarının gerisinde kalan festival emekçileri aslında konserlerin gerçekleşmesi için en büyük çabayı sarf edenlerin başında geliyor. İş-istihdam imkânları düzensiz, sigortalı olma ihtimalleri düşük; güvencesiz çalışan bu insanların yaşadığı sıkıntılar saymakla bitmez. Mikrofonu konser ve festivallerin gerçekleşmesini sağlayan bu gizli kahramanlara uzattık.
✍️ Alper Bahçekapılı
🔗 https://kompleks.org/fasikul/gig/bolum-3/sahne-arkasi-festival-emekcilerinin-anatomisi/
GİG EKONOMİSİ DÜNYADAN RAKAMLAR BÖLÜM 1: ABD
Gig ekonomisi dezavantajlarına rağmen neden tüm dünyada büyümeye devam ediyor?
Gig ekonomisi güvencesiz çalışma şartları ve belirsiz para kazanma şekillerine rağmen dünya genelinde neden giderek büyüyor? Ayşegül Savur, küresel araştırmalar ve özellikle dünyanın en büyük gig ekonomisi ABD’den gelen veriler ışığında hem çalışanlar hem de işveren açısından bu sorunun izini sürüyor…
✍️ Ayşegül Savur
Hikâye anlatıcılarının özellikle senaristlerin meşhur bir mottosu vardır: “Anlatma, göster.”
Gig ekonomisinin dünya genelinde nasıl büyüdüğünü, altında hangi sosyolojik, psikolojik ve ekonomik etmenlerin olduğunu biz de ete kemiğe bürünmüş bir örneği size göstererek anlatmaya başlayalım. Bunun için tanışmanız gereken biri var: Gabrielle Judge.
“Lazy girl job”
Amerikalı Gabrielle henüz 23 yaşında. Çoğu boomer’ın iş sadakatini, en önemli ahlaki normlardan biri olarak hayatlarının merkezine oturttuğu 1990’lı yılların sonunda (1997’de) dünyaya gelmiş.
Z jenerasyonu üyesi bu genç kadın, beş yıl kadar teknoloji sektöründe çalıştıktan sonra, “tükenmişlik sendromu” ile işini bıraktı ve dijital içerik üretimine ağırlık verdi. Bugün kendisini TikTok (@gabrielle_judge) ve Instagram (@theantiworkgirlboss) hesaplarında 200 bini aşkın kişi takip ediyor. Gabrielle, bu hesaplarında dünyanın sayılı yayın kuruluşlarının kendisiyle söyleşi yapmasına yol açan yeni bir terimi ortaya attı; halen bunun savunuculuğunu üstlendiği içerikler geliştiriyor. Bu terimin adı “lazy girl job” (tembel kız işi). Terim öncelikle kadın çalışanlara yönelik ortaya atılmış olsa da, tüm çalışanları kapsıyor.
Gabrielle, bayraktarlığını üstlendiği bu terim etrafında geliştirdiği dijital içeriklerle, sadece aldığınız ücretin karşılığını verdiğiniz, bir patronla uğraşmak zorunda kalmadığınız, işle kendi özelinizi ayırabildiğiniz bir hayata sahip olduğunuz, ofise gitmediğiniz bir düzeni savunuyor. Üstelik de böyle bir hayatın aylık karşılığının 60 ila 80 bin dolar olmasını hedefliyor.
Gabrielle Judge, firmaların gerçekten iş gerektirdiği veya çoğu kez söylendiği gibi kurum kültürünü geliştirmek için değil, sırf ofis kirasının boşa gitmemesi için sizi iş yerine çağırdığını söylüyor. Ardından da ekliyor; “Peki o zaman, benim o ofise gidip gelmek için yaptığım masrafa değecek parayı da çalışanlara ver!”
Ofisleri açık tutmanın gerçek nedeni
Genç kadın kurumların çalışanlarına yönelik dostane girişimlerinin gerçek yüzünü ifşa etme görevini de üstlenmiş gibi. Örneğin, firmaların gerçekten iş gerektirdiği veya çoğu kez söylendiği gibi kurum kültürünü geliştirmek için değil, sırf ofis kirasının boşa gitmemesi için sizi iş yerine çağırdığını söylüyor. Ardından da ekliyor; “Peki o zaman, benim o ofise gidip gelmek için yaptığım masrafa değecek parayı da çalışanlara ver!”
Covid-19 pandemisinin ardından gerek başka şekillerde de işlerin yürüyebileceğinin görülmesi, gerekse ekonomik daralmayla bağımsız işlerin ve hibrit çalışma şekillerinin yaygınlaşması, sadece Gabrielle gibi gençlerde değil hemen her yaştan çalışanda bu duyguları uyandırıyor. Hangimizin etrafında, “Bu işten alacağım para yol ve kahve paramı çıkarır mı” diye düşünen biri yok?
Gabrielle çalışanlar arasında yükselen bu çığlığın canlı bir örneği. Birazdan istatistik verilerle perde arkasını inceleyeceğimiz gig ekonomisi özellikle gençler arasında, kendi işinin patronu olmak, istediğin yerden çalışabilmek, çalıştığın kadar kazanabilmek gibi temel motifler etrafında kendisine sürekli yeni müritler topluyor.
TikTok’un son trendlerinden biri olan “lazy girl job”, ilk bakıldığında çalışanların gerçekten işlerinin karşılığını almak istedikleri ve bunun ötesinde iş yapmak istemedikleri haklı bir eğilim gibi görülebilir. Ama adının içinde “tembellik” kelimesi geçen her akımın suiistimale açık olduğunu unutmamak gerek. İş uzmanlarının, işverenleri bu tehlikeye karşı uyardığını hatırlatalım. Gabrielle, dijital âlemde bu ismin dikkat çekeceğini düşünerek bilinçli bir seçim yapmış. Yarattığı trend, pazarlama açısından amacına ulaşmış görünüyor.
Esnek ekonomi şu anda dünyadaki çalışan nüfusun üçte birini oluşturuyor ve önümüzdeki beş yıl içinde brüt hacmin 500 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Esnek çalışma ekonomisi kimleri kapsıyor?
Giderek büyüyen gig ekonomisine yön veren eğilimlerden biri gençlerin gerçekten de saatlere ve mekâna bağlı kalmadan, sadece aldıkları ücreti hak edecek kadar emek sarf etmek istemeleri… Bu göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Ancak gig ekonomisi sadece bu istekler etrafında dönmüyor. Pek çok parametre var.
Bunları incelemeden önce, dünya genelinde gig ekonomisini oluşturanların kimlerden oluştuğuna bakalım.
Gig ekonomisi tanımı, belli şartlara bağlı iş düzenlemesiyle çalışanları kapsıyor. Ağırlıklı olarak şu grupları sayabiliriz:
Bağımsız çalışanlar
Danışmanlar
Bağımsız yükleniciler, profesyoneller
Geçici sözleşmeli çalışanlar
Bu alanlara baktığımızda, kolaylıkla şunu söyleyebiliriz: Esnek çalışma ekonomisi, farklı geçmişlere sahip çok çeşitli çalışanları kapsıyor ve tek, tipik bir esnek çalışma çalışanından söz etmek mümkün değil.
Esnek ekonomi şu anda dünyadaki çalışan nüfusun üçte birini oluşturuyor ve önümüzdeki beş yıl içinde brüt hacmin 500 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu büyük ekonomiye baktığımızda, esnek çalışanların ağırlık olarak şu iş gruplarına dağıldığını görüyoruz:
Uber/Lyft sürücüleri
TaskRabbit çalışanları
Airbnb ev sahipleri
Çevrimiçi pazar yeri satıcıları
Gönüllüler
Sanatçılar
Bu sektörler, esnek ekonominin daha çok hizmete dayalı işlerle ilerlediğinin işareti. Rakamlar da bunu söylüyor. Küresel olarak esnek ekonominin yüzde 58’ini ulaşıma dayalı hizmetler oluşturuyor.
Gig çalışanlarının yüzde 44’ü için yürüttükleri bu bağımsız iş birinci gelir kaynağı (Edison Research). Neredeyse tüm dünya enflasyon canavarıyla uğraşırken, belli ki tam zamanlı çalışanlar da ekstra gelir kaynağı yaratmak için gig ekonomisinin bir parçası olmaya çalışıyor. Deloitte araştırmasına göre tam zamanlı çalışanların yüzde 64’ü daha fazla para kazanmak için yan işler yapmak istiyor.
Serbest iş yapanların yüzde 33’ünü Y kuşağı (millenials) oluşturuyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün, 2021’de Hindistan başkanlığında toplanan BRICS ülkeleri Çalışma ve İstihdam Bakanları toplantısı sonrasında hazırladığı “İş Dünyasının Dönüştürmede Dijital Çalışma Platformlarının Rolü” raporuna göre dijital platformların çalışanlar tarafından tercih edilmesinin başlıca nedenleri şunlar:
Tamamlayıcı gelir ve esneklik.
Beceri geliştirme ve kariyer konusunda fırsatlar sunması.
Alternatif iş modellerinin olmaması.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlar için esnek çalışma modelinin motive edici bir yöntem olması.
Serbest çalışanlar, istedikleri yaşam tarzına sahip olabilmeleri, gerekse bir otoriteye bağlı olmadan özgürce işlerini yapabildikleri için gig ekonomisinin parçası olmaktan memnun olabiliyor. Ancak kabul etmek gerek ki esnek ekonomi için çalışmak tam anlamıyla bir gül bahçesinin içinde yaşamaya benzemiyor.
Dünyanın en büyük gig ekonomisi: ABD
Gig ekonomisini oluşturan çalışan sayısının en fazla olduğu ülke şu an Amerika Birleşik Devletleri (ABD). 2023 itibariyle ABD’de 73.3 milyon serbest çalışanın olduğu tahmin ediliyor. ABD nüfusunun yaklaşık 335 milyon olduğunu hesaba katarsak, ABD’de 4 ila 5 kişiden biri esnek çalışma hayatına sahip. Bu sayının artış hızını anlamak için hemen pandemi öncesine dönelim. 2020 öncesinde Amerikan nüfusunun yüzde 36’sı (yaklaşık 57.3 milyon kişi) gig ekonomisinin parçasıydı (Gallup, Statista). ABD’de gig çalışanlarının 2024’te 76.4 milyona (Statista), 2027’de ise 86.5 milyona ulaşması bekleniyor (Upwork).
Peki, esnek çalışma modeline giderek artan bu ilginin arkasında ne tür sebepler var? İşte ABD piyasasından bazı çarpıcı veriler:
Tam zamanlı bağımsız çalışanların yüzde 79’u, geleneksel bir işten ziyade kendi başlarına çalışmaktan daha mutlu olduklarını söylüyor (MBO Partners).
Bağımsız çalışanların yaklaşık yüzde 56’sı mali açıdan kendilerini daha güvende hissettiklerini söylüyor (MBO Partners).
Erkek bağımsız çalışanların yaklaşık yüzde 60’ı ve kadın bağımsız çalışanların yüzde 70’inden fazlası, bu tür işlerin sunduğu esneklik nedeniyle bağımsız çalışmaktan keyif aldıklarını söylüyor (MBO Partners).
Bağımsız çalışanların yüzde 51’i geleneksel işe geri dönmeyi düşünmüyor (Upwork).
Bağımsız çalışanların yüzde 45’i bağımsız kalmayı tercih ediyor. Yaklaşık yüzde 20’si tam zamanlı maaşlı bir iş bulmayı tercih ediyor (BCG Henderson).
Bağımsız çalışanların yüzde 64’ü tercih ettikleri işi yaptıklarını bildiriyor (Gallup).
Bağımsız çalışanların yüzde 84’ü tercih ettikleri yaşam tarzına sahipken, geleneksel işlerde çalışanlarda bu oran 54 (Upwork).
Tam zamanlı bağımsız çalışanların yüzde 66’sı kendi işinin patronu olmak için bu çalışma modelini tercih ediyor (Statista).
2027’de gig çalışanlarının sayısının kurumlara bağlı çalışanların sayısını geçmesi bekleniyor (Gitnux).
ABD’de gig ekonomisini oluşturanların demografik dağılımı ise şöyle:
Yüzde 48 kadın, yüzde 52 erkek,
Yüzde 38’i 18-34, yüzde 25’i 35-54 yaş aralığında, yüzde 11’i 55 yaşın üzerinde,
Yüzde 41’i lise, yüzde 22’si üniversite mezunu (Team Stage).
Bu verilerin ortaya koyduğu üzere, bağımsız çalışanların çoğu gerek istedikleri yaşam tarzına sahip olabilmeleri, gerekse bir otoriteye bağlı olmadan özgürce işlerini yapabildikleri için gig ekonomisinin parçası olmaktan memnun. Geleneksel bir işe girmek için bu sistemi terk etmek istememeleri de kendilerine daha pek çok yandaş toplayacaklarının işaretini veriyor. Ancak kabul etmek gerek ki esnek ekonomi için çalışmak tam anlamıyla bir gül bahçesinin içinde yaşamaya benzemiyor. ABD’de hayli iyi para kazanıldığı düşünülen Hollywood’da bile, esnek ekonominin parçası olan oyuncu ve senaristlerin emeklerinin karşılıklarını alamadıkları gerekçesiyle Temmuz 2023’te ikinci kez greve gittiklerini hatırlayalım.
Güvencesizlik ve belirsizliğe rağmen
Peki, güvencesizlik ve belirsizlik temalarını barındırmasına rağmen gig ekonomisi dünya genelinde neden büyüyor? Bu olumsuzluklar çalışanları neden geleneksel çalışma yöntemlerine döndürmüyor?
New York Times gazetesinde Ağustos 2022’de yayımlanan bir haber de bu soruya odaklanıyor: “İnsanlar neden geçinmenin zor ve güvensiz bir yolu olan geçici işler yapmaya devam etsinler ki?”
Haberde yer verilen isimlerden biri 23 yaşındaki Denae Bettis. Üniversite eğitiminin ardından UPS’te çalışmaya başlayan ve birkaç yıl sonra güvenlik müdürlüğüne yükselen Bettis, bu terfiye rağmen işinin sabah 04:00’te başlaması ve pandemi döneminde sorumluluklarının giderek artması yüzünden bunalmaya başlamış. “İş gerçekten stresli bir hal aldı ve hiçbir çıkış yolum olmadığını hissettim” diyor Bettis. Böylece Haziran 2020’de teslimat sağlayan bir şirket olan Instacart aracılığıyla pandemi döneminde evde kalan insanlar için alışveriş yaparak bir ek iş başlatmış.
Sonraki ay işinden ayrılmış ve bu adım, asıl tutkusunun peşinden gitmesini kolaylaştırmış. Bettis artık kişisel bir makyaj sanatçısı… Müşterilerini online platformlar üzerinden buluyor. Geliri değişkenlik gösterse de işine yatırım yapabilecek kadar para biriktirebildiğini söylüyor. Bettis, güvenceli işini, daha çok istediği işi daha rahat şartlarda yapabilmek için bırakan milyonlarca kişiden sadece biri. Serbest çalışma hayatıyla ilgili yorumu, güvencesizliğe rağmen neden bu modelin büyüdüğünün en önemli sebebi sayılabilir: “Herkes istikrarı sever, ancak esneklik yoksa pek çok insanın geri döneceğini sanmıyorum.”
Psikolojik ve sosyolojik araştırmalar, esnek iş çalışanlarının diğer çalışanlara göre mental olarak daha iyi hissettiğini ama bir yandan finansal güvencesizlikle mücadele ettiğini, diğer yanda geleneksel işlerde çalışanların maddi konularda daha güvenli hissetmelerine rağmen daha çok stres yaşadıklarını gösteriyor.
Şirketler açısından durum
Çalışanlar açısından bakıldığında bir yanda belirsizlik, bir yanda esneklik var. Peki dünya genelinde şirketler tarafından bakıldığında esnek çalışma nasıl görünüyor?
Yine araştırmalara dönelim:
Yöneticilerin yüzde 62’sine göre harici bir işgücü, şirketin genel mali performansını iyileştirmelerine olanak sağlıyor (SAP Fieldglass). Örneğin şirketler, çalışanlara sağlanan faydalardan ve ofis masraflarından tasarruf ediyor.
Yöneticilerin neredeyse dörtte üçü, bulunması zor becerilerin sağlanmasında esnek çalışanların öneminden bahsediyor (SAP Fieldglass).
Her beş liderden üçü, yetenekleri diğer şirketlerle “kiralamayı”, “ödünç almayı” veya “paylaşmayı” giderek daha fazla tercih ediyor ve bu da tam zamanlı çalışanlarının sayısını azaltıyor (Harvard Business School).
Kuruluşların yüzde 33’ü Bilgi Teknolojileri (BT) için, yüzde 25’i operasyonlar için, yüzde 15’i Ar-Ge için ve yüzde 15’i pazarlama için alternatif düzenlemeler kullandıklarını bildiriyor (Deloitte).
Gig ekonomisinin brüt hacminin bu yıl (2023) sonuna kadar 455.2 milyar Dolara ulaşması bekleniyor. Bu rakamın önümüzdeki beş yıl içinde ulaşacağı rakam ise 500 milyar Dolar olarak tahmin ediliyor (Gitnux).
Rakamın böyle hızla büyümesi normal, çünkü McKinsey araştırmasına göre geleneksel işlerde çalışan her altı kişiden biri geçimini özgürce kazanmaktan yana.
Yine de her zaman madalyonun başka bir yüzü olduğunu hatırlamalıyız. Esnek ekonomi çalışanlarının sayısının fazlalaşması, özgürlük temasının ağır basması ve daha adil ücretler başlıklarıyla açıklanabilir. Ama her kazanım için bir şeylerden vazgeçmek gerektiğini de unutmamak gerek.
Psikolojik ve sosyolojik araştırmalar, esnek iş çalışanlarının diğer çalışanlara göre mental olarak daha iyi hissettiğini ama bir yandan finansal güvencesizlikle mücadele ettiğini, diğer yanda geleneksel işlerde çalışanların maddi konularda daha güvenli hissetmelerine rağmen daha çok stres yaşadıklarını gösteriyor.
Buna rağmen esnek çalışma ekonomisinin büyümesine bakılırsa, çalışanlar, bir şirket ya da patron kaynaklı stres yerine çoğu kişi kendi kişisel stresini yaşamayı tercih ediyor. Bunları göz önünde bulundurmayan şirketlerin ise geleceğe eski yöntemlerle ilerlemeleri zor gibi görünüyor. Üstelik de özgürlüklerini her şeyin önünde tutan genç nesiller yükselirken…
📕 KLOG'DAN
Kompleks’in, kent kültüründen ekolojiye, tarihten siyasete yeni okuma ve paylaşım alanı Klog!
Negri, Tronti, Davis ve niceleri ölüyor; yeniler de doğmak için mücadele ediyor. (*)
✍️ Doruk Tokçabalaban
(*) Bu başlık sosyal medyada benzer şekillerde kullanılan kalıplardan kopyalanmıştır. Herkes için Gramsci’ye referans olsa da ben bugün için aşağıdaki uzun alıntıya daha çok uyduğunu düşünüyorum.
“Herkes interregnum konusunda Gramsci’den alıntı yapıyor, ancak bu yeni bir şeyin doğacağını ya da doğabileceğini varsayıyor. Ben bundan şüpheliyim. Bence bunun yerine egemen sınıfın beyin tümörünü teşhis etmeliyiz: Ortak çıkarların tanımlanması ve büyük ölçekli stratejilerin formüle edilmesi için bir temel olarak küresel değişimin tutarlı bir şekilde anlaşılmasında giderek artan bir yetersizlik.
Bu kısmen, süper zenginlerin yaşamları boyunca yeryüzündeki tüm iyi şeyleri tüketmelerine izin vermek için tüm hesaplamaları kısa vadeli alt çizgiler temelinde yapan patolojik şimdiki zamancılığın zaferidir. (Michel Aglietta yakın tarihli ‘Capitalisme: Le temps Des Ruptures’ adlı kitabında yeni kurban kuşak ayrımının eşi benzeri görülmemiş karakterini vurgulamaktadır). Açgözlülük o kadar radikalleşmiştir ki artık siyasi düşünürlere ve organik entelektüellere değil, sadece Fox News ve bant genişliğine ihtiyaç duymaktadır. En kötü senaryoda, Elon Musk basitçe milyarderlerin gezegen dışına göçüne öncülük edecektir.
Yöneticilerimizin kör olması da söz konusu olabilir çünkü burjuva ya da proleter devrimin nüfuz edici görüşünden yoksundurlar. Devrimci bir çağ kendisini geçmişin kostümleriyle giydirebilir (Marx’ın On Sekiz Brumaire’de ifade ettiği gibi), ancak kendisini yeni teknoloji ve ekonomi güçlerinden kaynaklanan toplumsal yeniden örgütlenme olanaklarını tanıyarak tanımlar. Dışsal devrimci bilincin ve ayaklanma tehdidinin yokluğunda, eski düzenler kendi (karşı) vizyonerlerini üretmezler.” (Mike Davis, Thanatos Triumphant, New Left Review)
Anthony Negri’nin ölümünün ertesinde sosyal medya; farklı seviyelerde üzüntü, küçük görme, siyasi rekabet gibi hislerin ortaya dökülmesine sebep oldu. ‘İmparatorluk’ kitabının emperyalizm eleştirisinin harikalığından başlayıp Negri’nin bu emperyalizmin başat savunucusu olduğuna uzanan geniş bir duygu dalgası ortalığı kapladı ve aynı hızla geri çekildi. Negri’nin ölümünün belki de en dikkat çekici noktasını yakın zamanda ölen G. M. Tamás’ın ardından Jacobin’de çıkan yazının alt başlığı açıklıyor: “Tamas Macaristan’ın son Markisti değildi!” Muhtemelen kimse bunun böyle olduğunu düşünmüyor ama esas ortaya konmaya çalışılan nokta benzer, sistemin karşısında onu toplumsal yeniden örgütlenmeye zorlayacak bir gücün varlığını kanıtlama telaşı… Bir dönemin sonuna geliniyor ve yeni döneme yelken açılırken herkesin öyle ya da böyle bir pusulaya, Kuzey Yıldızı’na veya en azından geminin var olduğuna dair bir kanıta ihtiyacı var. Yenin doğması bekleniyor, her şey de bunun sancılarına bağlanıyor. Fakat yukarıda alıntıladığımız yazıda Mike Davis durumun böyle olmama ihtimalini net bir şekilde gösteriyor. Ne aradığımız kanıtlar mevcut ne de geminin bir yöne doğru ilerlediğine dair elimizde bir şeyler var. İnsanlık bir tarafta sayısız direniş ve başkaldırı hikayesiyle çalkalanırken diğer tarafta yeni tür feodalizm tartışmaları, eşitsizliği tavan yapması ve her yerde arşa çıkan milliyetçi dalgalar dikkat çekiyor.
Negri belki bu dalgalı sularda bize kılavuz olmayacaktır ama yakın zamanda Mario Tronti’yi şimdi de Negri’yi kaybeden İtalyan otonomi mirasının yaratıcılığı, sınıfla olan bağı ve en önemlisi siyasete olan güçlü etkisi günümüzdeki bu tıkanmışlığa karşı ne yapmamız gerektiğinin eski ama hâlâ geçerli bir provası olabilir. Negri’yi de başka şekillerde değil bu deneyimin hataları ve başarılarıyla anmış olalım.
Negri’nin peşinden sosyal medyada rastladığımız metinleri aşağıya topladık:
https://birartibir.org/yeni-bir-devrimci-ozne-icin/
https://www.ekdergi.com/arif-kosar-ile-sinif-ve-cokluk-uzerine/
https://www.ozgurlukdunyasi.org/2015/03/05/gezi-negri-ve-otonomculugun-elestirisi-2/
https://praksisguncel.org/negrinin-ardindan-praksis-dergisinde-yayinlanan-negri-yazilari/
https://www.ekdergi.com/meclis-21inci-yuzyilda-yeni-prensi-olusturmak/
https://istiraki.blogspot.com/2022/08/hardt-ve-negriye-kars.html
https://twitter.com/LaboransS/status/1735985392191459621?s=20
https://twitter.com/aykabo/status/1735998778434330994?s=20
https://birartibir.org/emek-arzu-ozgurluk/
https://www.otonomdergi.com/post/yoldaş-ve-yorulmak-bilmez-militan-toni-negri-ye-1
BİZİ TAKİP EDİN!
Bülten: kompleks.org/abonelik
Youtube: youtube.com/@kompleksorg
Twitter: twitter.com/kompleksorg
Instagram: instagram.com/kompleksorg/
Facebook: facebook.com/kompleksorg