Peter Watkins: Kestirme Yol Yok - Şubat-Nisan 2026
Merhaba,
Yaz aylarında gönderdiğimiz bültende bir retrospektife hazırlandığımızı haber vermiştik. Sinematek/Sinema Evi ile işbirliğiyle Şubat-Nisan 2026’da gerçekleşecek bu retrospektifin odağı yepyeni bir sinema dili ve yöntemi geliştirmiş yönetmen Peter Watkins. Ne yazık ki Watkins’i bu retrospektifin hazırlıkları sürerken geçtiğimiz ay 90 yaşında kaybettik. Hayat tavrını ve işlerini kutlamayı dilediğimiz bu retrospektifte Watkins’in sekiz filmini göstereceğiz:
Culloden Muharebesi (Culloden, 1964), Savaş Oyunu (The War Game, 1966), Ayrıcalık (Privilege, 1967), Gladyatörler (The Gladiators, 1969), Ceza Kampı (Punishment Park, 1971), Edvard Munch (1974), Yolculuk (The Journey, 1975), Komün (Paris, 1871) (La Commune (Paris, 1871), 2000)

Geçtiğimiz Mayıs ayında Watkins ailesine Türkiye’de ilk kez gerçekleşecek bir retrospektif önerdiğimizde Peter Watkins, son filmi Komün (Paris, 1871)’in üzerinden geçen 25 yılda Fransa’da yarı sürgün bir hayat sürüyor ve yazılarıyla medya eleştirilerini sürdürüyordu.
Watkins, hayatı boyunca işlerinin bilinçli bir şekilde görmezden gelindiğini savundu. Sinema tarihinde hak ettiği yeri halen bulabilmiş değil ve hakkında yapılmış yayınların sayısı bir hayli az. Dolayısıyla retrospektife İngilizce ve Türkçe bir kitabın eşlik etmesini istedik. Türkiye’den ve dünyadan aralarında İrlandalı sinemacı Dónal Foreman, Watkins’in sinemasına en hakim isimlerden ve retrospektifin adına da ilham olan yazıyı kaleme alan ABD’li akademisyen Leo Goldsmith, Brezilyalı sinema araştırmacısı ve film küratörü Victor Guimarães, İspanyol sinema yazarı Nando Salva ve Türkiye’den Fırat Yücel, Senem Aytaç, Merve Şen ve Umut Tümay Arslan’ın da aralarında olduğu 14 yazar, retrospektifle eş zamanlı yayınlanacak bu kitaba yazılarıyla katkıda bulundular. Peter Watkins de The Dark Side of the Moon - The Global Media Crisis makalesini bu kitap için güncellemeyi planlıyordu; fakat sonbaharda sağlığının kötüleşmesiyle maalesef bu isteğini gerçekleştiremedi.
Watkins retrospektifi fikrini Sinematek ile paylaştığımızda, en az bizim kadar hevesli bir ortak bulacağımızdan haberimiz yoktu. Bir diğer sürpriz ise İstanbul’daki retrospektifle aynı tarihlerde Atina’daki New Star Sineması’nın da bir Watkins retrospektif yapacağını öğrenmemiz oldu. Bu retrospektifler ve yayın için New Star ile iletişim halinde ilerliyoruz.
Arka planı sizinle paylaştığımıza göre, krizdeki coğrafyaların neden yüzünü Watkins’e döndüğü sorusunu kendimizce yanıtlamaya çalışalım. Watkins, kariyeri boyunca politikayla ilgilenmiş ve yanıtları sıklıkla tarihte aramış bir sinemacı. 1950’lerin sonundan itibaren başlayan kariyerinde dünyanın nasıl yönetildiğine baktığında manipülatif ve insanları bilgilendirmeyen, hatta yanlış yönlendiren bir ana akım medya; katılımcılıktan uzak, halkları ezen, on binleri gözünü kırpmadan—mesela bir atom bombasıyla—yok edebilecek bir düzen ve bunların görsel medya dilindeki izlerini gördü. Bu sarsılmayan dünya görüşü, kurumsal sansürler, üretimde karşısına çıkan engeller ve hem sinema tarihinden hem de üretim kaynaklarından uzaklaştırılmasına yol açtı. Çok daha üretken olmasının önüne geçen bu duruma rağmen çektiği filmlerle, kurmaca ile belgesel arasında gidip gelen yaratıcı ve sinema diline çok hakim bir zanaat sergiledi. İzleyiciye alan açtı ve dünyanın şimdiki halini öngördü, özellikle son filmlerinde film üretimi daha kolektif bir hale taşıyan denemeleriyle “auteur”lüğün yerine birlikte üretmenin gücünü geçirmeye gayret etti.
Ceza Kampı’nda (Punishment Park) ABD, Kara Panterler, Vietnam karşıtları gibi muhaliflerin devlet şiddetiyle yok edilmesini anlattı. Bu, günümüz için ne kadar kurmaca bir senaryo? Son filmi ve katılımcı üretim biçimiyle benzersiz Komün (Paris, 1871)’de 1871’de Fransa’da yaşanan Fransa'da yaşanan komün deneyi, geçen 150 yılda pek çok harekete ilham oldu. On yıllarca sansürlenen Savaş Oyunu’nda İngiltere’ye atılan bir atom bombasını konu alan, bir haber belgeseli olarak kurduğu spekülatif senaryonun gerçek dışı olduğunu savunmak zor. Bir kez daha nükleer tehlikeyi işaret ettiği, 14 saat seyir süresiyle de dikkat çeken Yolculuk’un uyarıları küresel iklim krizinin içinde o günkünden daha da acil ve güncel.
Watkins, filmlerinin uzmanlarca analiz edilmesi, açıklanması yerine katılımcı forumlarda seyirciler tarafından tartışılmasını istiyordu. Tüm bunları düşünmek, Watkins’in özel isteğiyle hep birlikte konuşmak ve filmlerinde sunduğu kestirmelerden de çıkmazlardan da uzak yolları tartışmak için hep birlikte Şubat-Nisan 2026’da Sinematek/Sinemaevi’nde olacağız.
Watkins’e veda etmek için onu çok yakından tanıyan sinema yazarı ve akademisyen Rachael Rakes’in güçlü yazısını paylaşalım.
2017’de Berlin’deki Wolf Sineması’nın yaptığı retrospektif dolayısıyla yayımlanan Future Revolutions, Watkins hakkında uzun süre sonra yayımlanan en kapsamlı kitaplardan.
Son olarak Peter Watkins’in Madrid’deki Reina Sofia Müzesi’nde 2023’te yapılan retrospektif için kaleme aldığı Komün (Paris, 1871) yazısından bir bölümü dikkatinize sunalım:
Neden bu film, neden bu zamanda? İnsanlık tarihinin çok karanlık bir döneminden geçiyoruz — postmodernist sinizm, birçok insanı etkisi altına alan tüketim toplumunun doğurduğu saf açgözlülük, küreselleşmenin getirdiği insani, ekonomik ve çevresel felaketler, Üçüncü Dünya adı verilmiş ülkelerinin halklarının çektiği acılar ve sömürünün büyük ölçüde artması, gezegenin sistematik olarak görsel-işitselleştirilmesinin yol açtığı zihin uyuşturan konformizm ve standardizasyon… Tüm bunlar toplu bir şekilde etik, ahlak, birliktelik ve bağlılığın (fırsatçılığa olan hariç) “modası geçmiş” kabul edildiği bir dünya yarattı. Aşırılık ve ekonomik sömürünün norm haline geldiği, hatta çocuklara öğretildiği bir dünya. Böyle bir dünyada, 1871 baharında Paris'te yaşananlar, daha iyi bir dünya için mücadele etme inancına ve kolektif bir sosyal ütopyaya duyulan ihtiyaca işaret ediyordu (ve halen ediyor) — ki bunlar, ölmekte olan insanların kan plazmasına ihtiyaç duyduğu kadar bizim de aciliyetle ihtiyaç duyduğumuz şeyler. Bu kararlılığı gösteren bir film fikri böylece doğdu.
Peter Watkins’i saygıyla anıyor ve retrospektif sürecinde bize büyük destek olan oğlu Patrick Watkins’e çok teşekkür ediyoruz.

Önümüzdeki günlerde haberleşmek üzere,
Nil Kural, Deniz Tortum, Murat Güneş, Okay Karadayılar
Add a comment: