Albümk #2 – Kızgın Müzik – 24920
İki haftalık Albümk bültene hoşgeldiniz, ben Batu. Abone değilseniz, olmak için tık.

İlk sayıya başlarken, müzikle iştigalimin ağırlıklı olarak rock ve metal ile haşır neşir olmaktan kaynaklandığını, başka coğrafyalara sonra sonra evrilmeye başladığını belirtmiştim. Bu türlerin beni neden çektiğini bilmiyorum. Gençliğe içkin genel kızgınlık ve kafa karışıklığının derlenip toparlanabileceği bir baraj gölü görevi gördüklerini iddia eden yaygın kanıya katıldığımı söyleyebilirim ama. Bu şekilde her şeyi olmasa da bazı şeyleri açıklayabiliyoruz en azından.
Bu haşır neşirliğimi ilerletirken kızgınlık referansını kaybetmemse yukarıdaki kanının açıklayamadığı bir şey. Türlerin standarttan sapan taraflarına eğildikçe, prodüksiyon ve şarkı yazımı da dahil olmak üzere, aldıkları tüm kararlar neticesinde oldukça steril, kızgınlık ya da değil herhangi bir hissin kendisini değil yalnızca en belirgin işaretçilerini sese döken, amorf bir geçicilik temelinde belirlenmiş bir tavır oluşturan birçok müzisyen ve grubu favorim, naçizane müzikal üretimimin referansı belledim. Kızgın bir yerden gelmemesine rağmen, dinleyicisine kendini ‘kızgın’ sıfatıyla betimleten şeyleri. Yani, bir gürültülü gitar müziği eserini sevmem için bu eserin kızgınlık hissine bürünmüş olması gereğini hissetmemeye başladım.
Dinleyici değiştikçe dinlenen de değişir. Bu zamanki düşüncelerimle o zamanki kendimi ya da bu isimlerin niyet ve samimiyetlerini sorgulamak da hata olur. Anlayamadığım şey, o kızgınlığın belirleyici gücünü ne zaman ve nasıl kaybettiği, nasıl olup da bir gitar tonu ve vokal biçimine sınırlandığı.

Bağıran Fransızlar görmek için kapağa tık.
Son birkaç yıldır, net bir şekil vermek gibi imkansız ve son duraksız bir uğraşa çok da bulaşmadan, kızgınlık olarak tanımladığım bu hisse yakınsayan, yakınsadığını hissettiğim eser ve isimleri not ediyorum. Bu isimlerin en güncellerinden bir tanesi, aynı listenin tepesinde yer alan Converge vasıtasıyla keşfettiğim Fransız grup Birds in Row.
Çıktığı senenin kapanışına doğru yakaladığım ama yakaladığımdan beri artarak ve hiç fark etmeden bağlandığım We Already Lost the World, yukarıdaki fikirlere de kaynaklık etti. Grubun ayak bastığı türler, diğer ayakizlerinin birbirlerine fazlaca, hatta yer yer usandıracak kadar benzemesi nedeniyle olacak, iyinin kötünün ayırdını anlatabilmek için çok bir harici kriter sağlamıyor. Birds in Row ise bu sorunun üstesinden listedeki her maddeye hususi bir tik atarak gelmiş. Geniş bir ses düzlemi, sahne hakimiyetine dönüşebilmiş bir enstrüman hakimiyeti, müzikten sızan tavra terzi dikim uyan, dört başı mamur bir kendinyapçılık.Aynı yeri farklı aydınlatan pencereler de var. The Black Heart Rebellion’ın orman ayini Har Nevo, bahsettiğim kızgınlığın çiğ, ilkel bir biçimini taşıyor. Ahdi şarkı yazım ve ses dizim tercihlerini takip etmemesine rağmen, kendini deneyin gizemine bürüyen çoğu albümün aksine kendini manalı ve bütün bir şekilde ifade edebiliyor. Bu ifade “Animalesque” ve “Crawling Low and Eating Dust” ikilisinde albüm boyunca en net halini alıyor.

Doksanlardan bir Rainer Maria.
İki pencere daha: Rainer Maria ve Ben Howard. Howard’ın I Forget Where We Were’indeki kızgınlık biçimi bir bağırmadan ziyade, en fazla “End of the Affair”de ses bulan bir fısıldama halindeyken, Rainer Maria’nın Past Worn Searching ve Look Now Look Again albümlerindeyse tüm şarkıları, hatta diskografiyi çapraz bağlayan bir alt ton olarak sezilebiliyor. Geleceğin geldiği ve günlük dertlerin tüm dertler olduğu zamanları araya bir metafor mesafesi koymadan anlatabilen albümler benim için daha değerliler.
Seattle müzik ortamlarının yüzde yetmişini iki adımda birbirine bağlayan sessiz süpergrup Lo Tom’un ikinci albümü geçtiğimiz haftalarda sedasızca yayınlandı. İddiasız bir tecrübeyle bir araya getirilmiş, doygun ve keyifli bir indie rock albümü. David Bazan’ın sesi ve kelimelerinin yalnızca David Bazan’dan çıkabileceği gerçeğine bayılıyorum.

İlk albümün kapağı daha iyiydi.
İlk sayıyı takiben albüm önerileriyle gelen arkadaşlara çok teşekkür ederim. Dinleyebildiklerime gelecek sayılarda yer vereceğim. Önerilerinizi Twitter’dan ulaştırabilirsiniz.
Üçüncü sayıda görüşmek üzere.